1- turan berber: 9 liraya saçı kesip yıkıyorlar, eğer dümdüz saç istiyorsan gidebilirsin. en son orda kestirdim, işini yapıyor. yerini anlatırım istersen.

2- kuaför ali (aslan?) (ali diye hatırlıyorum, bugün bakarım olmadı): moda caddesinde ilk ışıkların orada. 25tl'ye kestirmiştim ben. çok memnun kaldım.

onu bilmiyorum da bizim burada coguzel bir erkek kuaforu var. 25 liraya kesiyor, coguzel kesiyor cidden.

sacim kisayken hep gidiyordum.

Sanatçlılar sokağına gir Bahariye caddesi tarafından ilk dönüşte sağ köşede rahat 20 yıllık berber var. 15 liraya keser yıkarlar saçını krallar gibi.

iyi hoş diyorsunuz babalar lakin öyle harala gürele girişmeyecek yerler söylüyorsunuz değil mi? koca çınar berberler dahi eski usul ile pek yanaşmıyor bildikleri harici bir şeylere. biraz spesifik şeyler isteyeceğim, 1 senedir gül gibi baktığım uzun saçlarıma kısa olmayacak şekilde şekil verdirmeyi planlıyorum. bir 50 lirayı da gözden çıkarmıştım aslında. şimdi çıkar 80 tl 90 tl der burası diye biraz çekindim.

ikinci dediğim yere ben omuzuma düşen saçlarımla gitmiştim. modelli kestirmiştim, oldukça beğendim. çevremdekiler de beğendi.

başkalarının tavsiyesi ile gitmiştim ben de.

Çırak 45tl, yalnız çırağın namını yürüten berber (erol) oradan ayrıldı. O yok diye ben de oraya gitmeyi bıraktım

Nişantaşı'nda Hair Mafia var, en son 75'di. Orası da gayet iyi

mac'e gidiyorum gittiğim şube yeni açıldığı için 55 lira mahalle arasındakiler bile 65 civarıyken fiyatı çok uygun temizlik hava falan hiç bir sıkıntısı yok hocalar iyi gayet yardımcılar bir şey sorulduğunda ayrıca ücret karşılığı günlük olarak kiralayıp birebir çalışma yapma şansın var.

Mooi'ye iş yerim yakın olsa giderdim. Fotoğraflarından gördüm, ağırlık platformu ve power rack var. Sadece bu sebepten gidilir.

Trump'taki Jatomi'yi dusundunuz mu?

kanyon mac 2000 tl sınırsız
55 lira olan macfit dir bu arada

teşekkür ederim cevaplar için.

jatomi için çok hoş yorumlar almadım, o yüzden düşünmüyorum.

Mooi bence de çok güzel ama fiyatları hakkında bi fikrim yok ve merak ediyorum.

mac-gmall fiyatı da çok fark eder mi 2000 liradan(kanyon mac), olsa olsa 2500 dür heralde diye umuyorum. onunda yolu biraz sıkıntı, okulum taşkışla, çıkışta gitmeyi planlıyorum, ama ordan eve dönüş(mecidiyeköy'e nasıl olur bilmem)

3 gün falan yiyorum ben yemeği kötü görünmüyorsa ama 5 gün bilemedim. çöpe atma ama dışarıdaki hayvanlara ver.

yeme

görüntü olarak bi şey olmasa bile bakteri üretiyor

meslek nedir bu arada? bazı meslek dallarına kolaylık sağlanıyor ve orada denklik alabilirsen işini yapabilirsin. dil seviyesi hangi durumda. hangi ülkeye kaçmak istiyorsun (yada hangi tarafa). ilk gidiş için ne kadar bir bütçe ayırabilirsin.

gurcistan'a sadece pasaport ile gidebilirsiniz mesela. batum'da bir suru turk firmasi var (geneli nakliyeci/lokantaci). onlarin yaninda calisabilirsiniz.

schengen vizeniz varsa istediginiz bir ulkeye gidin. sonra orada bir iste calismaya baslayin. vize bittiginde geri donmeyin.

ciftlik isleri bu tur seyler daha uygun olur.

vize istemeyen bir balkan ulkesine gittiginizde de orada bir sekilde is bularak, kalma olanaginiz da olabilir.

www.avustralyadayasam.com

ankara antlaşması ile ingiltere

hollanda izin zamaninda yazmistim. eksisozluk.com

büyük ihtimalle gelmez bu. gelse bile bedava kargo olmaz. sepete ekleyip ödeme sayfasına gelmeye çalışın. this item can't be dispatched diye bir şey çıkar. çıkmıyorsa gelir ama gümrüğü bilemem.

taksit yurtdışında olmuyor ama bazı kartlar kampanya yapıp peşin işlemi taksite bölüyor ama ücreti oluyor.

20 dolar yol parası istiyor, toplamda 120 dolar tutuyor istanbul için.

taksit işini ise kartınızın kampanyalar sayfasında görebilirsiniz, yapı kredinin 3 taksit kampanyası vardı galiba.

co.uk, 75 sterlin tutuyor, sanırım daha pahalı oluyor. Com iyidir.

türkiyeye gönderim yapıyor. amerika içi kargo free türkiyeye kargo ile ürün toplamı 332 lira. bu da demek oluyor ki ürünün yüksek ihtimalle gümrüğe girecek ortalama %20 de orada üstüne ekleme yapılabilir

@try again fail again fail better
amazonun yazdığı kadarıyla gümrüğe takılmaması lazım, daha doğrusu amazon artık hesaplıyor gümrük işini falan ve sizi o işlerle alakadar etmiyor, yani daha alırken ödüyorsunuz.

@atom
geçenlerde bi bot aldım amazondan, takıldı gümrüğe hala alamadım gidip uzak diye
(geçen dediğim kış işte)

amazon'dan yakın zamanda ps4'tü, oyundu, dualshock 4'tü derken artık uzmanlaştım. ürün türkiye'ye gönderiliyor. 100 dolar altındaki ürünler için gümrük vergisi ödemiyorsunuz. yani gümrüğe takılmaz. yalnız 15 veya 25 dolar da kargo parası ödemeniz gerekiyor. eğer elime hızlıca ulaşsın derseniz (2-3 gün) 25 dolar, acelem yok, 2 haftaya kadar beklerim derseniz de 15 dolarlık kargoyu seçersiniz. taksit imkanı maalesef amazon aracılığıyla yok, bankanız ile görüşüp ekstra komisyon ödeyerek taksit yaptırabilirsiniz.

@try again fail again fail better

şimdi emin olamadım ama sözlükteki (bkz: amazon.com'dan playstation 4 satın almak) başlığından sonra benim de tanıdığım olan bir kaç kişinin yaptığı alışverişler takılmamıştı. ama arkadaş araştırsın o zaman, emin olsun.

gümrük sınırı 75 euro sanırsam kurlara bakıp hesaplamanız lazım

ülkeye bağlı olarak problem çıkabilir
misal ingiltere

www.ptt.gov.tr şöyle bir şey varmış atlamışım :)

Armani Black Code
hugo boss bottled no 6
Bvlgari BLV
212

de neden bize soruyorsun ki? senin nişanlın senin burnun. kokladığında hoşuna hangi parfüm gidiyor? Seni hangi parfüm tahrik ediyor bunları düşün ona göre al

Game test ettim, hoşuma gitti, alacağım mutlaka.

Lanvin kullandım birkaç şişe, davidoff champion ve champion energy de güzel kokular.

Zaten kendim koklayacağım @Sskywalkeremre ama bütün Tekin Acar'ı koklamam mümkün olmadığından ürün yelpazesini daraltmaya çalışıyorum :)

mont blanc, siyah şişeli bi parfüm. diğer parfümlere göre fiyatı oldukça ucuz

La nuit de l'homme

ulric de varens diye bir marka var. udv night olanı çok çok güzel. bir çok kişiden kız/erkek bu kokunun hoş olduğuna dair geri dönüş aldım. fiyatı 30 liradan az.

ismini duymadıysanız eğer hemen kulak ardı etmeyin. bir çok ünlü markaya oranla çok hoş bir kokusu var.

sigarayı bırakmak
spor yapmak
yazı yazmak
yeni yerler görmek

egzersiz
kefir içmek
seyahat
kilo vermek

daha özgür ve özgün olmak gibi bir karar aldım,iyi ki aldım
bu arada süper soru,konuşulası

Sigara içmiyorum, spor yapıyorum, şeker tüketmiyorum, annemin kalbini kırmamaya çalışıyorum.

spor

+
farkında olmak
takmamak
az konuşmak
çok okumak
karanlıkta uyumak

Daha fazla kitap okumak. Kendimin daha fazla farkinda olmak.

Şan dersi almak(tı) :(
Şimdi ise bol bol yürümek
Yeni mekanlar keşfetmek

günlük yazmak(geçen yıl bugün nelerle uğraşıyormuşum?)

edit:arada tatile çıktığımda telefonu bilgisayarı hatta saati bile yanıma almamak.kendimi modern dünyadan soyutlamak.

İyi ki işimi yapıyorum, beslenme düzenimi düzelttim, kendi çapımda spor yapıyorum.

+
blog yazmak
liste(ler) yapmak

Birkaç aydır yoğurdu evde mayalıyorum taze sütten, süper kararmış.
Zumbaya başlamak. Kahkaha atarak da spor yapılırmış, mükemmel.
Nedense üzerimde kriptonit etkisi yapan insanlar var, onlara olan zaafımı köreltmeye çalışmak/hayır demek.
Biraz da razı olmaya/ olmuşu kabul etmeye çalışmak.

Gayet sıkıcı liste ama yakında trompeti de eklerim umarım ^^

iste o bendim +1
tatile çıkınca bazı günler telefonsuz dolaşmak gerçekten harika oluyor. Tatil yaptığını anlıyor insan.

-Gercekten onemli bir sey degilse hic bir seye sinirlenmemek. Sinirlensem de 2 3 saniye sonra bosvermem.
-Gereksiz seylere uzulmemek
-Insanlardan beklentilerimi azaltmak
-Herkes yazmis ama spor, kesinlikle spor.
-Verdigim yanlis kararlardan ders almak.
-Kendini kotu sartlara alistirmak, basit seylerin degerini bilmek. Gunese agaclara yagmura bulutlara bakip derin nefes alip oh diyen insanlari gerizekali gibi gormeyip onlardan biri olmak.

İyi ki sevişiyorum,iyi ki sağlıklı besleniyorum,iyi ki yüzüyorum:)

Pek yemek yememek; Boş bir midenin hissettirdikleri. Böyle sanki hislerin keskinleşiyor gibi. Her kokuyu daha iyi alıyorsun vs.
Ve kimsenin ne dediğine takmadan aklımdan ne geçerse anında parayı basıp satın almak, sonrasında aç kalcağımı bilsem bile. Bu beni mutlu eden birşey ve sonradan ''salak mısın buna o para verilir mi?'' laflarına maruz kalmayı artık takmıyorum. İnsanların düşüncelerini umursamamak bir nevi.

Insanların ne söylediğini hiç umursamamak

Su ara pek duzenli olmasa da iyi ki kosuyorum kendini fit hissetmek iyi oluyor. Iyi ki gunluk tutuyor-dum esksileri okuyunca baya iyi hissediyorum (artik blog yaziyorum). Ani biriktirmek guzel sey evet siz de yapin.

Beklentisiz olmak
Kafama her şeyi takmamak
Yardım etmek
Gezmek
Eşimle vakit geçirmek

hisse senetlerinde ve kurda analiz yapmak, kısa-orta vadeli tahmin yapıp nokta atışı tutturmak, manipülasyon yapılan kağıtları bulup speklerin eline vermek. bkz mepet, artog. üniversitedeyken, yatırım dersinde dönem başında dönem sonu için yaptığım eur/usd çapraz kur tahminim 7 baz puan farkla tutmuştu, inanılmaz bir haz.

5-7-11k-maraton koşmak.

ingilizce öğrenmek. dünyanın dört bir yanından insanlarla tanışmamı paylaşım yapmamı sağladı. internet vs sayesinde daha fazla bilgi kaynağına ulaşmamı sağladı.ufkumu açtı. yabancı şarkıları anlayarak zevkle dinlemeye ve söylemeye başladım. filmleri dizileri orjinal dilinde izleyip çeviride kaybolan espirileri kaçırmamaya başladım. ileride edeceğim faydalarda sayabiliriz iş hayatında vs.

F klavyede iki barnaknan ama çok hızlı yazabiliyoken, bi çılgınlık yapıp, 10 barnak Q öğrenmek.

hayâtımın en doğru kararıymış!

İyi ki John Mayer dinliyorum tapılası bir insan.

shuttle var her ikisinden de. sabiha gokcen e inersen kadıkoye yarım saatte 1 var. 10 liraydı galiba. ataturke inersen taksiyle bakırköy deniz otobusleri,ordan kadıköy. netten sefer saatlerine bakabilirsin. ataturkten bakırköy ido 20-30 arası bişey yazar taksiyle.

e-11'e binersen sabiha gokcen'den en kotu ihtimalle 1 saatte kadikoy'de olursun, ayrica havatas da var..

e-10 falan da var ama cok dolaniyor..

Rahat varırsın.

İETT sitesinde E-11 sefer saatlerine bak. Olmazsa Havataş'la gidersin.

45-60 dk içinde Kadıköy'de olursun.

atatürk havalimanına inersen denizotobüsü seçeneğini düşünün en temizi.

sabiha için havataş.

magdem yabancısın sabihadan gel mutlaka..
geldiginde tam kapıdan çıkar çıkmaz beyaz havataş otobuslerine biniyorsun.8 tl veriyorsun kadıköy meydanında indiriyorlar seni.ister sahilde bekle ister 5 dakika yurumeyle haydarpaşaya yürü.

taksi 70 yazıyo

Interrail çok pahalı değil, ama ben alaman'a trenle gitmiştim. 4-5 sene öce 550 liraydı (sadece gidiş)

arkadaş grubuna gerek yok. alıyorsun interrail biletini, kafana göre takılıyorsun vizen uyarınca.

günlük 40-50 eurodan hesapla bence maliyetini. sokakta yatarak falan ben maliyeti çok düşürmüştüm ama.

interrail turkiye grubna bakabilirsin facebookta faydali bilgiler var

lcw de var.

lcw de bi ton var

lcw dekiler 10-15 tl ama senin aradığın tarzda değil. öyle düz renk tişört yok. saçma saçma resimler ve alakasız yazılar dolu önleri

h&m basic giyiyorum ben 9.90 siyah, beyaz, lacivert ve pembesi vardı sanırım

koton'da var onlardan v yaka/bisiklet yaka. güzel rengi geldikçe alıyorum.

mudoda istemediginiz kadar var.

old navy var mi istanbul'da bilmiyorum orada da var.

kimse terkos pasajı dememiş, hayret.

lcw'nin dandik oluyor sanki yine de tekrar değerlendirilebilir.
pull&bear'ın modelleri hoşuma gitmiyor.
h&m olabilir evet.
koton'u bilmiyorum bakabilirim.
mudo pahalı değil mi yaw?
terkos'ta düz erkek tişört yok, baskılı var sadece.

sevgilim de beyoğlu iş merkezinden bulurum ben sana diyor. bakalım nolcak.

H&M'nin basic siyah tişörtü güzel ama 9,99 değil, 19,99 tl. ben 2-3 sene önce aldım hala kullanıyorum. Sadece yakası biraz deforme oldu ama olur o kadar. Yaz-kış hep giydim (kışın gömlek içi tişört olarak kullandım).

threadless.com

h&m.
Siyah şort da var.

evet, mudo'dan alınır. ben de sade, yazısız giyiyorum ve mudo işimi görüyor.

decathlon'da da bir suru oluyor. ben 2 liraya tisort aldigimi biliyorum ordan. sadece belli bir renkte acayip fiyatlar oluyor yalniz, mavi mesela. ama giyilir.

geçen sene bi abime kotondan almıştık 3-4 tane. 15 liraydı

www.tisort.ist

Erkek tişört için iletişim bölümünden sorabilirsin.

izmir bostanlı iskelesi diyesim geldi ama karşı manzarası öyle miydi hatırlamıyorum.

izmir

karsiyaka iskelesi olmasi lazim

edit:

lan hakkaten alsancak burasi, nasil on yargili baktiysam bostanli cevabindan sonra..

edit 2:

lan yoksa?

alsancak iskele. neden? o karşıdaki tepe bayraklı :)

edit: görüntü yeni ama. yeni görüntüde de o kadar boşluk olmaması lazım o tarafta. karşıyaka ya da bostanlı olmadığını düşünüyorum hala.

neresi burası dostlar? istanbul olmadığı konusunda hemfikiriz ama değil mi? adalar filan ihtimali de yok mu?

banada izmir, alsancak iskelesi gibi geldi.

Bana da Alsancak ya da Üçkuyular tarafları gibi geliyor. Gerçi Üçkuyular iskele en son ben gördüğümde böyle değildi. Karşısı da Egekent, Evka gibi göründü ama sanki resim eski değil de eskitilmiş gibi.

ben bozmuşum olayı sanırım :)

alsancak da daha çok yeşil alan olması gerekmiyor muydu? gerçi fotoğraf en az 15 yıllık gibi daha sonra düzenlemeler yapılmış olabilir. yine de iskele çevresine bakarak bostanlı'ya benzettim. karşıyaka iskelenin etrafında bu kadar geniş alan yok.

izmir olduğuna neredeyse eminim. çevre düzenlemesi, zemin taşları falan direkt izmir. adalar falan da değil. adam zaten karşısı bayraklı demiş.

fotoğraf eski değil sanki. orada akp'nin seçim bayrakları yok mu? eski seçimlerdkei bayrakları da olabilir ama tabii de bu sene gibi geldi bana. neyse izmir'de anlaştık galiba.

karşıyaka iskelesine birde bu açıdan bakalım :)

www.google.com.tr

doğma büyüme bostanlı çocuğu olarak orasının bostanlı olma ihtimali %0 diyorum. fotoğraf bilgime de dayanarak perspektif yığılması olmadığı için çok uzak değil fotoğrafı çeken kişi iskeleye ve bu uzaklıkta yüksek bir yapı yok bostanlı iskeleye. alsancak iskelede ise buna uygun birçok yapı var. hadi onu geçtim altınbalık nerde?

fotoğrafın sağ altına doğru yuvarlak kaide gibi bir şey var ondan bir şey çıkarabilecek yok mu?

saçma sapan bir efekt verilmediyse fotoğrafın analog makineyle çekilip, kötü banyo edildiğine dayanarak 15 yıl dedim.

fotoğraf 15 yıllık değil, direklerdeki bayraklar akp bayrağı.

izmir

alsancak iskele

NewBalance

Nike Air Max kesinlikle.

bencede NİKE AİR MAX
www.nikeairmaxturkey.net

www.trendyol.com

erkek versiyonunu kullaniyorum. nike magazasindan 265 liraya almistim 6-7 ay once. cok memnunum ve bence trendyoldaki fiyat cok iyi.

asics gel diyorum.

nike'ı sevmem ama spor ayakkabıları rahat cidden.

adidas boost

shop.adidas.com.tr

Nike Air Max veya Nike Vomero veya Nike Free. :)

Üçü de rahat ama siz hangisinde rahat ederseniz onu alın derim.

koşu konusunda dünyanın 1 numarası nike.
indoor outdoor farketmez, adamlar resmen ayakkabılarında kullandıkları teknolojilerle hep 1 adım öndeler.
herşey bir yana inanılmaz rahat ayakkabılar yapıyorlar.
air ya da lunarlon modellerine bakabilirsiniz.
pegasus da kullandım vomero da onlar da iyiydi.

koşu deyince bu:
www.skechers.com

nike air max ne şaka mı yapıyorsunuz lan? airmax koşu ayakkabısı değil, altı o kadar sert ve kalın ayakkabı ile koşulur mu?

nike free run 5.0

çok uçmana gerek yok önce onu söyliyim. 300 liralık ayakkabı ile 120-150 liralığın arasında fark yok 100 metre olimpiyat koşusuna katılmayacaksın. 300 liran varsa 2 tane alabilirsin. nike run almıştım ben kuş kadar ayakkabılardı kesinlikle öneririm. yıllarca götürür seni ben halı sahada giyindiğim için 2 yıl kullanabilmiştim sadece.

topuk ve ayak ucu arasındaki seviye farkı en düşük olana yönel. bir de vibram'a bakmanı tavsiye ederim.

pastacı kreması adı
www.youtube.com

amerikalıların "custard" dediği şey bu krema

malesef arabasızsan tek çözüm taksi, pazarlık yap.

asansörle iniyorum.

evden 5 dakika sürüyor en fazla.

bugüne kadar 3 farklı salona gittim. yürüyerek biri 20 biri 30 diğeri de bisikletle 15 dk idi. ne kadar uzak o kadar ekstra spor mantığıyla yapıyordum bunu.

otobüsle gidiyorum ve diyebilirim ki ciddi bi engel. duş alıcan da saçını kurutucan da çantanı toplıyıcan da otobüse binicen de ohooooooo. bi de tam spordan çıkmışsın duş da almışsın kendini harika hissediyorsun ve tıklım tıklım pis pis insanlarla evine gidiyorsun kötü valla.

sabah gidersem üsküdar-kanyon 1 saat
akşam dönüşte gidersem, maslak-kanyon 10 dakika, kanyon-üsküdar 1 saat

binanın p1 katında.

asansörle iniyorum +1

1 dakikadan az sürüyor.

Offf. Ben bu aralar spor salonu arayışındayım.

Oturduğum sitede var bi tane ama küçücük bir yer ve üyelik aidatı yüksek geldi. Yaklaşık arabayla 5 dakikalık mesafede bir yer var. Bayıldım.

Saunası, spası, türk hamamı, basket sahası, squash alanı, diyetisyeni boku püsürü her şeyi var ve fiyatı da güzel geldi. Amma velakin bir adet araba var ve onu da eşim kullanıyor genelde çünkü ben home office çalışyorum. Naaapçam ben yaa :) Minibüsle gitçem artık :(

yürüyerek 10 dk mesafedeydi, gittiğim zamanlar.

arabayla gidiyorum 5dk falan sürüyor.

iş yerimde var.

arabayla 15-20 dakika

3 sokak üstümde, 5 dk falan.

Yuruyerek 15, arabayla 5 dakika

otobüsle 8 dakika,durak evimin önünde.
tramvayla gidersem 12 dakika falan.

bu arada 4-5 sene önce 15 dk yürüyordum ulaşım yoktu,git gel 30 dk,şimdi şaşıyorum.

Benim işime yakın, 5 dk. falan. Eve ise 25 km. Ama bu sabah 6'da yaptım evden 5.40'da çıkıp.

damak tadına yorum yapamıcam üzgünüm :)
ama fındık ve kaju özellikle en yağlı 2 kuruyemiş. bence onlara ihtiyacın yok.

senin yerinde olsam
peynir, roka, nane, zeytinyağı ve ceviz yapardım (nane kuru değil, taze)

gurbetlik çok fena onu bilir onu söylerim. 3 yılda fena depresyon yapmıştım almanya'da.

Kesinlikle Kanada.
Hukukçuysan tam yeri hemde.
Herşey hukuka göre , saygılı , sevgi dolu ve güzel bir şekilde işliyor.
Avustralya da ise herşey seni öldürmek için evrimleşmiş.
Türk insanı yapamaz orada.

Ama Kanada çok çok güzel.
Lakin pahalı her öğrencl çalışır orada.

benim de isteğim kanada. ilk fırsatta gitmek istiyorum her şeyimi ona göre planlıyorum daha şimdiden, en azından kafamda.

Avrupa olunca neden yeni bir dil ogreneceksiniz ki, anladigim kadariyla Ingilizceyi zaten biliyorsunuz ve Avrupa'da anadili Ingilizce olan Ingiltere, Irlanda, Iskocya gibi ulkeler var.

Ha Kanada mi Avustralya mi derseniz iklimi ve hayat kalitesi bakimindan Avustralya derim.

Birde Kanada da sağlık sisteminin iyi olduğunu düşünmeyin derim.
İsterseniz hocam Avustralyalı kendisine sorularınızı iletiriz

ben de ekleme yapayım soruya, bir hukuk fakültesi mezunu kanada'da ne iş yapabilir, bulabilir?

selam
öncelikle 1 sene kanada da kaldım

amerika ve kanada sağlık sistemi arasında fark yok
ne mezunu olursanız olun, kanada için çok bi mezun sayılmazsınız
uzmanlığınızı geliştirmek ve oradaki programlara katılıp başarılı olmak zorundasınız

ben avukatım, ben doktorum deyince ok gel başla demiyorlar yani, gidip direkt başlayabileceğin işler barmenlik, garsonluk, temizlikçilik inşaat tamirat tadilat vs. (günlük işler)

hukuk fakultesindeyim yurtdışında. ben de araştırdım biraz yurtdışında hukuktan nasıl ekmek yiyebilirim diye.

hacı tek yol gitceğin ülkede baroya yaptırcan kaydını ki denkik menklik staj derken baya sürebilir. şimdiki diplomanla seni hiçbi ülke avukat olarak sen de takdir edersinki kabul etmez. şimdi gel gelelim hukuktan nasıl para kazanırsın. ben iki türlü çözüm yolu keşfettiydim:

1- uluslararası avukat olacan. avukatlığın hem gittiğin yerde hemde türkiyede geçecek. o zaman o iki ülke arasında ticari ilişkilerinde sorun olanlardan güzel para kazanırsın. genelde bu da yakın ülkelerle daha rahat oluyor. misal fransa-türkiye. ünlü bi fransız marketler zincirinin tr de çalıştığı bi firmayı mahkemeye vermişti. avukat sadece davayı açmak iin 15 bin eur aldı deniliyodu.

2- türklerin ikamet ettiği biyere gitmen lazım. ne çok olacaklar ne de az. orada avukatlık yapıcaksın baroya kaydını yaptırıp. misal yine fransada avukat ol, türk elçiliğine bırak kartını, sırf orada evlenmiş ve boşanmak isteyen türklerden del para götürürsün. almanyaya gidersen misal aç kalırsın tahmin ediyorum senden daha iyi olacaklar. o yüden az türk olan biyere git.

mezuniyetinin bir işe yaramaması avusturalyada da geçerli yalnız. orda da belli eğitimleri almanı istiyorlar tekrardan.

ben olsam kanada derdim, insanı güzel bir kere. türk nüfusu da bol bildiğim kadarıyla, çok yabancılık çekmezsiniz.

sağlık:

* avrupa'nın çoğu ülkesinde ve avustralya'da sağlık sistemi daha iyi
* kanada'da bekleme süreleri fazla ve mesai sonrası doktor erişimi zor
* bunun yanında kanada abd'den daha iyi diyebiliriz. kanada'da sağlık sistemine herkesin erişimi var ve genel sağlık sistemi var
* abd daha çok harcamasına rağmen daha iyi diyemiyoruz. ama paran varsa daha iyi bir doktor ve daha iyi ameliyat olma şansın var
* kanada'da insanlar genel olarak sağlıklı ve ölüm oranı az

hayat pahalılığı:

kanada avustralya'ya göre daha ucuz!
hem de her şeyde. kira, yemek, mal, mülk

suç oranı:

birbirlerine yakın.
ama avustralya'da daha çok tehlikeli hayvan var diyebiliriz sanırım.

hava durumu:

kanada kışın kuzey kutbu olabiliyor. bu sene toronto'da -40 C gördük diyim sana
ama vancouver gibi bir şehri seçersen daha ılıman bir iklimle yaşarsın. ama orası da daha yağmurlu bir şehir

demografi:

kanada'da etnik grup daha çok var. avustralya'da beyaz sayısı daha fazla. ama ikisinde de ırkçılık oranı çok az. avustralya'da belki biraz daha fazla olabilir.


başka soruların varsa cevaplarım. hem kanada'da hem de avustralya'a yaşamış bir arkadaşım var. ona da sorabilirim.

ikisi epey ayri yerler, sizin ozellikleriniz belirleyici olacaktir.

kanada soguktur. kisla araniz nasil, ruhsal durumunuz nasil, bunlar onemli.
turkiye'ye daha yakin. su an ekonomi daha iyi. ama hukukcu olarak ne yapabilirsiniz bilemiyorum.

avustralya (bazi bolgeleri haric) ilimandir. turkiye'ye cok uzak, oyle her yil ziyaret etmek guc. ekonomi su an krizde. ama gelecege donuk plan kuruyorsaniz, hemen is aramayacaksaniz baska. hukukcu tanidiklarim icinde kendi bransinda calisan yok. ama burada okuyup avukatlik vb. yapan turkiyeliler var.

şu an kanada'dan daha güneyde yaşayan biri olarak her gün, özellikleri kışa, kara ve soğuğa beddua ederek evden çıkıyorum. her akşam kanada'da yaşayan arkadaşımın soğuktan yakınmalarını dinliyorum telde.

hava koşulları çok çok önemli. bunun sizi ne kadar etkileyeceğini de mutlaka göz önünde bulundurun. bahsettiğim arkadaş " gurur yapmasam, eşyalarımı toplayıp gidicem" dedi 2 gün önce. tek derdi hava koşulları. kanada ya karar verirseniz şehir seçimine dikkat edin.

kanada sağlık sistemi çok iyi. ancak kanada soğuğu herkesin çekebileceği bir soğuk değil onu da kafana koymalısın. Toronto nispeten Montreal ve Ottawa gibi şehirlere göre daha iyi. Bunun dışında Kanada'da gezme ihtimalin daha çok, Amerika da çok yakın. Avustralyada daha bir izole hisseder insan kendisini. Bu arada bu ülkeler öyle pek ucuz ülkeler de değil.

normal, en vasat yerler bile kesim+yıkamaya 10 lira alıyor.

25-30

20 veriyorum saç traşı + yıkama varoş bir mahalledeyim ayrıca

kesim+yıkama:5.5 lira

beşiktaşta askeri berber.

kesime 8 veriyorum yıkatsam heralde 10 alırlar. istanbul/şirinevler

25 veriyorum ben.

kadıköy 15 iyidir.

30

ben de 15 veriyorum galiba.
lüks olmayan bir semtte nispeten iyi bir berbere gidiyorum

20

0

50

10 lira veriyorum kesime. mahalle berberi

berberde yikatmiyorum saclarimi genelde direkt eve gelip hallediyorum.

sadece kesim: 5 lira. 15-20 lira alan adamlardan daha iyi kesiyor.

ankara da bu zamana kadar 12 kuaför değiştirdim ama sonunda buldum aradığımı 20 lira kesim artı yıkaması.

15-20 veriyorum...

25

0. uzun saç neg'zel.

hiç, saçımı kendim kesiyorum.

Tras sonrasi yikamasiz 20 tl. Istanbul Besiktas.

13

6 tl sadece, ilçe merkezi

Beyoğlu balo sok. Ahmet berber 25-30 lira veriyorum 40 lira olsa da veririm çünkü adamlar güzel saç kesiyor ve güler yüzlüler ayrıca günümüzde ender bulunan gerçek esnaflardan..

şuara 35 civarı.

şehir değiştirdiğimde sağlam bi berber bulur bulmaz yapışıyorum uzak bile olsa aynı adama gidiyorum.

10 TL (kesim + yıkama)..

aynı. bizimki tarihi berber, dedemi de traş etmişti. hala etmeye devam ediyor gerçi. belki benim ufaklıkları da traş edecek Allah ömür verirse berberimize:)

kesime 10 tl veriyorum, yıkama ikram.

kesim+yıkama 12, sakal kısaltırma yaparsam hepsi 15.

buca

kesim yıkama 20.

istanbul bakırköy.

saç+sakal+yıkama+jöle :) 20
izmir/g.emir merkez

kesim 10 lira. yıkama da ikram. yani yıkatmazsam daha az değil. sakal traşı da 5 lira.

hatta saç sakal yaptırınca kil maskesi, masaj vs de yapıyor. 15 liraya cillop gibi çıkıyorsun.

ankara kızılay.

erkek 5
kadın 15 sadece kesim.

sac+sakal=15 tl yıkama yok

30-35 verıyorum ama çok kestirmem saçlarımı. 2-3 ayda bir.

yüz maskesi dahil 30

saç sakal yıkama 20

Saç kesimi 7TL, yıkarsa 10TL.

kadıköy çırak 30
nişantaşı hair mafia 70

hatırladığım kadarıyla yine bardı. böyle bir ara fasıl mekanı falan oldu. orasının çok eski olmadığı kesin.

zeplin henüz ilk yılının içinde. eskiden canlı türkçe müzik çalan kulübümsü biyerdi

Ben de duyurunuza kaynak yaparak sorabilir miyim? Ekmek kuyrugu gibi sira oluyor onu hep kalabalik, nedendir acep? Siralandi bir de yanina irish publar, esprisi nedir, ben mi goremedim acaba ekstrem bir seyi mi var, cidden meraktayim.
Guiness var diye mi ki dedim de e yaninda berisindekilerde de var.

şimdiki zeplin olan zeplin yeni açıldı. ondan önceki zeplin değil.

ekmek kuyrugunun sebebi yok, herkes oraya gidiyor diye herkes oraya gidiyor. yani kötü diyemem de kalabalık bi yerde içmek isterseniz güzel. kalabalık dediğim tıklım tıkış.

@elmali kurabiye hem herkes oraya gidiyor diye kalabalik hemde degisik karisimli biralari var diye gidenleri var. gerci ben hic bi birasini sevmedim ama yinede muhabbet oluyor diye arada ugruyorum.

3 sayfa bira var, değişik şeyler denemek isteyenler için. Aynı şekilde onlarca viski var. Yemekleri falan da güzel. İçinde, balkonunda sigara içilmediği için önünde sigara kalabalığı oluyor. Şu an Kadıköy'ün en hip mekanlarından.
Ondan yıllar önce (12-13 yıl önce) Nekropol mü ne vardı, okulu kırıp giderdik, ondan sonra çeşitli garip mekanlar oldu ama Zeplin son 1 sene içinde açıldı.

burda 3 kitle var bence

ilk kitle barlar sokağındaki teachers'a gidenler. teachers'ın işletmecisi açtı çünki burayı

ikinci kitle farklı birşeyler tatmak isteyenler. hem bira hem scotch viski çeşidi olarak baya bi şey var. ama fiyatlar ne kadar makul bilmiyorum, london black cab 4-5 ay önce 19 liraydı

üçüncü kitle kalabalık, ortam, arkadaşlar için gidenler.

yanındaki barlar da teşekkür etmeli zeplin'e. o sırada daha önce bulunan 2-3 barın hepsi batmıştı ama zeplin orda bi kalabalık oluşturdu ve artık onlar da dolu

nusret burger 25
lokum burger 25
kaşarlı köfte 25
cola 8
bildiklerim

fiyat listesine bakıp sipariş verenlerin mekanı değil nusret .

ve bir yorum buna benzer durumu bende yaşadım bidaha gitmem..

Biz 8kisilik grup halinde (yurtdisindan) aksam yemegine gitik. Garson bize hicbirsey düzgün anlatmadan menü karti vermeden salata, carpaccino ve tiger shrips (tanesi 20 tl. Hesap geldikten sonra örendik) getirdi. 4 sever söyledikten sonra bize sadece 1 tane menükarti getirdi. Bize tam 20 dakkika sonra konsepti anlati. Nusretin konsepti böyle oluyormus: garcon kendi kafasinda masayi donaltuyormus. Biz cok memnun kalcakmisiz ve ona güvenmeliymisiz. Kisi basi nekadar tuar dedim 150-200 tl arasi dedi. Arkadaslarim bunu tabi kabul etmedi kendilerini nr yiyecegini secmek istedi. Garsondan menü karti istedik sadece bir tanr menükarti oldunu söylede. Cok sacma. Ve menükartinda olan fiatlarin dogru olmadini 3-5 tl fazla ola bilecegini söyledi....neyse! Etin tadi fena degili. Servis hic iyi degildi. En sonunda tüketmedimiz 160.- tl lik sarapi hesaba eklemisler. Hesabi kontrol etmesek onu da ödeyecegiz. Ben hic kimseye bu restoranti önermiyorum. Fiat coook servis kötü!

jamswety, aklınızda olsun her neresi olursa olsun menülerde fiyat yazılması zorunludur. Aksi durumda maliyeye şikayet edin. Güzel bir ceza sonra mekan kendine gelecektir.

Yemeksepeti nde fiyatlar var.

zamanında vedat milör abinizdeb hesap almışlardı bide

yeni açılan nişantaşı dahil etilerde ki restoran ve bebek de olan burgercisine baya bi gittim. ilk defa menü olmadığı gibi bişey duyuyorum, ya da yemek istediğini değil garsonun seçtiğini yemen gerektiğini. öyle bi dünya yok.

yanlış hatırlamıyosam pirzola da 45 liraydı. burada gayet güzel yiyip normal fiyatlara kalkılabiliyor eğer ne yemek istediğini biliyorsan. 4 kişi 100 liraya da doyabilirsin 2000liraya da. gidip garsona bana ve kurda et getir dersen adam tabiki önüne 500 liralık et koyar.

12 senedir gittiğim berberi söyleyebilirim.Beşiktaş erkek kuaförü.yeri bahçeşehir ünüiversitesinden barbarosa çıkan yolda (serencebey yokuşunun altında ).fiyat konusuna gelince sanırım 20 tl idi en son yıkama fön dahil.ama fön çekmezse sanırım daha ucuz olur.6 kişi çalışıyor.girince en sondaki şenol abi sahibidir ve iyi saç keser.o dolu olursa girişteki bülent abi de iyi keser ve muhabbettir.

beşiktaş'ta asariye caddesinde 50 mt yukarıda solda b&m kuaför. saç kesimi en son 12-13'tü. yıkama ile beraber 17-18 falandı.

@şapkasız çıkmam abi ile aynı öneride bulunuyorum ben de. Beşiktaş Erkek Kuaförü diye geçiyor yanlış hatırlamıyorsam. Şenol abi iyidir.

kadıköy-çırak
30tl

Taksim de istiklal'e gir, ilk sol da iş bankasının olduğu sokakta 50 mt ilerde sağda iki merdiven aşağı inerek girilen Şenel kuaför. İki kardeş işletiyor. Birol ile Erol. Mercan dede'nin berberi , öyle düşün. 15 tl gibi de fiyatı var. Genellikle randevu ile çalışırlar. yine de şansını dene.

etmiyorlar, free for all. sadece yüklerken sorumluluğu kabul ediyorum gibi bişey var

taksim-tünel yönünde galatasaray'ı geçince aşağı inerken yolun sağında köşede camekan gibi bir büfe var. bu heryerde bulunacak bir şey değil, varsa orada vardır daha önce macallan 18 ve lagavulin almışlığım var ordan.

@try again fail again fail better eyvallah bro

macro center' larda da vardır bi' ihtimal diyorum ama bir arayıp sormak lazım. başlığa tekrar girerim ileride arayacaklar için.

macro da dün 18lik gördüm ama fineoak 15 gördüğümü sanmıyorum. eğer illaha bunu almak zorunda değilsen macro da 200 liraya ardbeg var, isli seviyorsan favorim. tavsiye ederim

aslında bunun yumuşak içimini seviyorum, çok islay'ci değilim anlayacağın. onun da yeri ayrı tabi ama benim için iki kadeh üzerini tüketmedikçe.

dediğin gibi şimdi sordum fine oak yokmuş macro' da.

bu arada teşekkür ederim tavsiye için.

delonghi iyi marka. ksene uygun olani alabilirsin.

ucuz olmalarinin sebebi, bunlar cok kompleks makieneler degil. ustten su basiyor asagida biriktiriyor iste. buhar basincli espresso makineleri bir miktar daha pahali oluyor.

ben az önce tchibo dan aldım, tavsiye ederim yalnız bunlara göre biraz pahalı. amma velakin bugün filtre kahve değil amerikano içiyim dersen yapıyor, espresso yapıyor.

birde 24 farklı kahve seçeneği var. bu kahvelerin 10 tableti 7.5tl yani 1 kahve 75kuruş bence normal.

makinelerde 99 149 199 lira

eğer yalnızca filtre kahve içecekseniz. kesinlikle olabilecek en ucuzunu alın.

www.ucuzu.com şu mesela.. 20 tl

ya da bu
www.ucuzu.com 30tl

bende bu 30tl lik olan modelden var 5€ idi bendekinin fiyatı. 1 yıldır kullanıyorum. hani hiç bir eksiğini hissetmedim. zaten karmaşık aletler de değiller. en üstteki de olsa alırdım. 1 yıldır hiç 3-5 kişiye aynı anda kahve yapmadım. 2 kişi için yeterli de üstteki küçük olan.

1 kupa 2 fincan yapıyor aşağı yukarı.

edit: yalnızca filtre kahve içeceğim dersen. gelen gidenim çok olur dersen. al 30 tl lik olanı memnun kalmazsan nick altıma küçük düşürücü ifadeler yaz :)

tchibonun ürünleri çok şık ama kapsüllerin çoğunun tadı pek kötü.

aeropress al bence. bir senedir kullanıyorum, çok pratik.

miucee'nin dedigi gibi mumkun oldukca ucuzunu alin. teknoloji bakiminden hepsi ayni seyi ayni sekilde yapiyor. tasarimi farkli birde elektronik olarak bir kac fonksiyon koyabiliyolar. suyu kaynatip yukaridan damla damla kahvenin ustune akmasini sagliyor hepsi. eger geceden kuriim sabah kahve kokusuna uyanim derseniz zamanlayicili alabilirsiniz. onun haricinde bu markalarin ve modellerin arasinda kahve tadi acisindan birsey degismiyecek.

Cevaplar için teşekkürler,

Açıkçası sırf kapsül meselesinden dolayı(üşengeçlik var biraz) tchibo'yu en baştan elemiştim fakat yine de araştırayım, seçenekleri fazla kullanmasam da etkili olabilir. Kullananların yorumlarını baştan aşağı okuyayım önce.

@miucee, yok öyle şey yapmam :) ama dediğim gibi garanti ve yetkili servis biraz önemli. Ucuz bir elektronik ürün almıştım, daha ilk seferde parçalar elimde kaldı, sonra da "senin hayvanlığın" diye garanti kapsamı dışında bırakıp üründen daha fazla tamir ücreti istediler. Dolayısıyla sütten ağzım yandı biraz.

1 ay icinde kaydettirmen gerekiyor. kazancin ne olur o sana bagli. ama 2 sene boyunca baska bir telefon kaydettiremezsin.

100-150 TL civarına gidiyor kayıt hakkı.
Evet yapabilirsin.

dönüceğin tarihe göre ben alabilirim

"Yahu erkekler bakmasın diyoruz illa tıklıyosunuz yav" dediğiniz yer tıklamadan da gözüküyor. espri yapacaksanız bari aşağılara yazın o lafı da anlamı olsun.

soruya cevap: bizim hanım internetten her şeyi alır. ayakkabı alır, giyim eşyası alır, çocuğa oyuncak alır, giysi alır. ama kozmetik aldığını hiç görmedim.

balerin.com

lila kutu

doa kozmetik

ve yurtdışından cheapsmels.com (eski adı imiş şimdi www.allbeauty.com olmuş)

uyarilra uymadim, baktim ve tahrik oldum

spordan 1-1.5 saat önce karbonhidrat ağırlıklı bir yemek.

spordan hemen sonra light süt + bir tane muz. yarım saat içinde de protein ağırlıklı bir yemek.

ben spora gitmeden 1 saat önce öyle atıştırmalık hafif bişeyler yiyorum.

kaçınman gerekenler ise basit. yağlı yemekler, kızartmalar, şekerliler, hamurlar. ve tabiki alkol

spordan 2 saat önceden itibaren ve yarım saat sonraya kadar yemezdim ben.

duşta saç kremi kullanmıyorsun sanırım?

kullanıyorum. o zaman da çok yatık oluyor, cemaat abileri gibi geziyorum.

galeri.uludagsozluk.com

melih gökçek gibi daha doğrusu. böyle yatık oluyo kullanınca da.

saçı pis/yağlı gösterecek bir şey bilmiyorum ama kuzenim ve amcam wax diye bir ürün kullanıyorlar, hem doğal görünüyor saç, hem istenildiği gibi şekil veriliyor.. Onların doğal görünümlü olanı varmış galiba, ıslak ya da sert göstermeyen bir şey tam bilmiyorum, almayı düşünürseniz sorarsanız yardımcı olurlar..

saçlarım rezalet görünüyo diyosun ya? rezalet derken? kabarık, sert, dağınık?

hiçbir şekil verilmeyecek tarzda. uzadığında dalgalı olan bir saç, şimdi orta karar bir uzunlukta onun da etkisi var ama yağlanınca buna rağmen güzelleşiyor. waxı bi deneyeyim.

ben kadın kişisiyim saçım kalın telli, hafif yağlanmazsa (ve fön vs de olmazsa) zapt edilmiyor zaten hele yıkadıktan sonra makineyle filan kurutursam iyice kabarık şekilsiz bişey oluyor. bi de dalgalı normalde ilk yıkandığı gün. ben de zaten hiç bir şekilendirme, bakım, köpük vs. bişey uygulamıyorum. napıyorum peki ? tepemde at kuyruğu (liseliyim sanki) ya da örüyorum.
yıkandıktan sonraki gün ise "sakinleşiyor", düzleşiyor, daha kolay şekle giriyor.
o sürülen şeyler çok pis saç döküyor diyorlar

osis+ mat gum al. teşekküre gerek yok

yeni mobilya ve donanım.

tasarımcılar işini bitirip çıkabilir derdim. işin bitimine göre ayarlardım mesai günlerini ve saatlerini.

hiçbir değişiklik yapmam. sistem iyi çalışıyor. herkes özveriyle çalışıyor. bu durumu sürdürüp ilerletmek için de daha çok çalışırdım.

çalışma alanlarına su sebili. her seferinde kalkıp plazanın diğer ucundaki mutfağa gitmek anlamsız

temizlikçi tutar dezenfekte ederim. karşı daireye dil kursu da açarım.

6dan sonra kimse kalmasın derim. Yok artık 10'lara kadar çalışmak derim.
Ofisi de kompile değiştirir mümkünse taşınırdım.

sorumluluk almayıp işten kaçanları anında kovardım.

zam oranlarını düşürüp keseyi doldurmak.

kurumsallaşmak.

çalışanlara öğle uykusu imkanı sağlardım.

ekstra eleman.

mevcut elemanlarla mantıklı bir sürede yetiştiremeyeceğim işi hiç almamak, çalışma saatlerini insani bir şekilde düzenlemek.

öle içeriyi falan yeniden tasarlayım ıvır zıvır dersen mali anlamda ağır ezilirsin. aynen devam et ufak çaplı değişikliklerle, ışık olur, duvar kağıdı falan olur o tarz şeyler bütçen elverdiğince düşün. mobilyaya falan girme, altından kalkamazsın.

işçiyken yapılmasını istediğin değişikliklerin çoğunu yapma çünkü artık patronsun ve vicdanını mantığınla karıştırmamak tek kuralın. daha fazla nasıl efektif kullanabileceğin bir sistem varsa onu düşün. çalışmayan kaytaran varsa duygusal davranma asla mümnkün olduğunca.

işçiyken işten kaytarmak için yaptığın her şeyi iyice düşün buna göre hareket et, eğer kaytarmayan biriysen, gözüne çarpan kaytaranları ayıkla hemen, gerekirse interneti kes, laklak kısmını engelle, cep telefonunu kitle ne yap et, buradan arta kalan zamanı toplarsan 2-3 saat edecektir. bunu gün içine yaymak yerine yarım saat öğleden önce, 1 saat öğle arası ve yarım saat öğleden sonra olmak üzere tatil şeklinde ayarlarsan gayet verimli olur, bu tatil zamanları dışında it gibi çalışsınlar. tatil olan sürede ister internette gezsinler ister sevişsinler ister uyusunlar kendi keyifleri olduğunu belirt. ama tatil olmayan zamanda maksimum performans isteğini gözlerine sok, kontrol et, bilgisayarlarını izle, senin işin bu. kontrol ve yönetim.

haftanın 1 günü(pazartesi veya salı) öğleden önce 1 saatlik bir çay-kahve molası verip, ortamı sosyalleştir, topluca kek pasta çay falan ortamı oluştur, ispanya da staj yaptığım ufak bi şirkette yapılan bi uygulamaydı ve beni feci mest ederdi. çok güzel oluyor sohbet ortamı.

kahve makinası, çay makinası koy. her çay veya kahve için bir birim belirle ve o miktarla çay kahve alabilsinler, sonra haftalık olarak biriken para birer birer tüm çalışanlara verilsin. gün gibi yani. atıyorum 50 kuruş her içtiği. haftada 70 tl mi birikti, sıra kimdeyse alsın parayı. şimdi aklıma geldi, güzel uygulama lan bence. "o hiç çay kahve içmiyor" gibi bi dedikodu duyarsan da çenesini kapa. adamın aldığı 50 lira fazla paraya göz dikmesin puştlar.

şahsen günde 10 saatlik bilgisayar başı mesaimin yaklaşık 4-5 saati kaytarmakla, işi uzatmakla, internetle, cep telefonuyla, kıvırmakla, uyuşuklukla geçiyordu, böyle bir sistem önüme sunulmuş olsa köpek gibi çalışırdım halbuki. ve ben patron olsaydım kesinlikle kendim gibi bir çalışanı işten atardım sorgusuz sualsiz. adamlar salak olduğundan değil de, kaytarma konusunda çok usta olduğumdan uzun süre dikkat çekmedim, sonra istifa ettim zati.

bide tembel adamlara biraz daha ılımlı yaklaş, emin ol tembel adamların alayı işyerindeki en bilgili usta ve donanımlı tiplerdir genelde. bill gates abimizin de dediği gibi; "ortada zor ve uğraş gerektiren bir iş varsa bunu tembel çalışanlarıma verirdim, çünkü sadece onlar en zor işlerin en kolay çözüm yollarını bilirler".

ayrıca patron düşmanı da değilim. sendenim yani. para kazanmak zorundasın. kapitalist bir dünyadasın. gönül ister her çalışanına yüksek maaş ver, güzel ofis ortamı sun, tatillerini, primlerini bol ver ama dünya gerçekleri bunlar. batarsın. net.

Tüm işyerini afilli duvarkagidi yapardim.

eğer ispark'a aitse ondan kiralıyorsun. ev önü ise bildiğim kadarıyla engelliler için dikilebiliyor. bizim çok çakal patronumuz dikmişti 3 direk mahalleli gelip söktü

what the font okumaz bu resmi de şuradakilere bakabilirsin. www.dafont.com

Lobster fontu var benzer biraz.

lobster bu kadar italic değil. dafont.com dan script/handwriting fontlara bir bak.

Ballpark Weiner
www.fonts4free.net

Tam arkasına giriyorsun itonun, bulunduğu sokakta karşılıklı 2 kapı bakıyor geniş bir sokak. Sanki bir yerin arka kapısı, önemsiz bir yermiş gibi. SOl tarafta kalıyor.

doğubank'la ito'nun arasında kalan sokak. komple ispark olan bi sokak

(bkz: hocapaşa vergi dairesi)

Biz daha once cep telefonu boyutunda olan bir tanesini almistik dugmesine basinca kaciyorlardi baya baya. Bir ses mi ne yayiyormus ona dogru tutup tusa basinca ters yone dogru kosuyordu.

daha kötüleri de var; www.youtube.com

kasksız trafiğe çıkmayalım lütfen!

işe tabiki yarıyor, ama tuşuna basman lazım

sevgi görünce kaçarım

@tafafb ama neden? bağlanma korkusu mu nedir? tanımlayabilir misin?

kadınım. bugüne kadar hangi ilişkimde dobra olduysam karşı taraf bir şekilde kaçtı. eski erkek arkadaşım bir keresinde "sen bana bu kadar açık davranmasaydın ben arkamı dönüp gidebilirdim rahatlıkla ama şimdi o ihtimali elimden aldın" demişti. sanırım durumu özetliyor. öküz.

oho, "biz şimdi neyiz?" evresini atlıyorsun, sonra da kaçmamızın nedenini sorguluyorsun. ambale olmaya ihtiyacımız var.

kamil onlar. evet korkuyorlar muhtemelen. veya kolay görüyorlar, sürünmek istiyorlar. belki de kendileri bir şekilde elde ettiklerini düşündüklerinde tatmin oluyorlar. ama o elde etme şansı elden gidince soğuyorlar.

boşver onları. sen aynen devam et lütfen.

erkekler avcı karakterlidir. kezban tripleri yapmamak lazım evet ama avlanmasına müsade edeceksiniz.

ya belki çok alakalı olmayacak ve erkek olarak üslubum hoş gelmeyebilir size; ama şöyle birşey var (bir nevi murphy kanunu gibi)
bi süre kendiyle ilgilenen kadın olmayan erkekle biri ilgilenmeye başladığında ve belli bir seviyeyi geçtiğinde erkek çevresinde onunla ilgilenen başka kadınların da olduğunu farkediyor.
bu durumda ne oluyor doğal olarak? "lan bu hatuna takıldım ama şu da iyiymiş yea" diyip oraya kayıyor biraz. derken "aa bu da iyiymiş" çorap söküğü gibi slkdjfgfh.
sahiplenme veya sahiplenilme konusunda kadınlar erkeklerden daha net. bunu çokça yaşadım. kadınlar sahiplenilmek isterse bunu bütün varlığıyla hissettirir. tam tersi de aynı şekilde.
ancak erkek bu konuda tereddütlüdür. çünkü erkeklerin çoğunluğu tek eşliliğe alışkın değildir. gizli egoya bağlı bir popülarite merakı vardır belli etmedikleri. bu da özetle erkeğin kendi bakış açısına göre "çevremde bana ilgi gösteren çok kadın olan erkeğim ben, ne güzel" fikrini ortaya çıkarıyor.
tabi bu dönemler geçicidir ve herzaman öyle olmaz.
biraz daha psikolojik olarak irdelersek (umarım bu kısımdan rahatsız olmazsınız)
işin içinde seks varsa erkek kaçmaz. eğer bir erkek karşısındaki kadına kayıtsız şartsız bağlanmışa bu istisna olur ama sizin hakkınızda düşündüklerinde tereddüt ediyorlarsa "seks varsa huyuna git" denklemi çalışmaya başlar. eğer bu ihtimali göremiyorlarsa kaçabilirler.

son olarak yazdıklarım bahsettiğiniz kişiyi tanımamamla beraber onun hakkında bir karlama çabası içermez, genel olarak anlatmaya çalıştım. sonuçta er kişiyi siz daha iyi tanıyorsunuz :)

senin gibi kadınlar ne yazık ki karşıma çıkmıyor :(

çünkü mallar. hakikaten. kendi uğraşıp peşinden koşması, sonra bir şekilde elde etmesi lazım. aynı senin gibiydim ben de, sonradan akıllandım. taktik vs hiç sevmeyen biriyim ama bu şart, %100 çalışıyor: gerçekte sen yönlendirsen de, onun seni tavladığını düşünmesine izin vereceksin. hakikaten anlamıyorlar. tecrübeme göre, erkeklerin hemen hemen hepsi bu şekilde.

İşte bu dediğin tipleri anca taktik yapan kezolar paklar. Kendisi elde edecek ya haspam... Sana karşı hisleri yoksa aynı ortamda aynı modda devam etmek istemeyebilir o da var. İlişki fikrinden korkuyor da olabilirler.

erkek içgüdüsünden sanırım, belki kendisi başlatmak istemiş olabilir veya dobra dediğiniz tutumu kendisi takınmak niyetinde olabilir.

malum koruyup kollama dürtüleri. öylesine denk gelmiş olabilirsiniz.

erkek tarafı olarak çok açık, pat pat sevgisini anlatan bir kızdan ben de uzamıştım. geriye dönüp bakınca saçma geliyor fakat o dönem nedense şimdi uzaklaşayım yoksa bir daha bırakamam gibi düşünmüştüm ben de.

her seferinde ilk adımı kendisinin atması, atıp reddedilmesi, reddedildikten sonra peşinden sürünerek ikna etmeye çalışması, ikna ederek kadını kazanması beklenen bir grubuz. hoşumuza gidiyor mu? kişiye göre değişir. "asıl eğlenceli olan kovalamaktır, yakalamak değil" diye bir durum var. gerçi bunu flört dönemi için de kullanıyorlar. neyse konu bu değil.

işte bu yukarıda bahsettiğim sebeplerden dolayı erkek daha önce de bu tip bir şeyle karşılaşmadıysa afallayabiliyor. ne yapacağını bilemiyor. belki de bu "erkeğin görevi" ilan edildiği için böyle bir durumda kendini eksik hissediyor olabilir. bir de pek ilgi gören bir cins olmadığımız için, görünce şımarılabiliyor. tabii paradoxical'ın yazdıklarını da unutmamak lazım.

çünkü mal falan değiller. açık sözlü olmak iyidir ama dobralığı biraz kısık tutmak lazım. yani nazlanmayın tabi ama çok da dobra olmayın. ufak bir sinyal vermek yeterlidir. çünkü dobralık gibi durumlarda erkekte bu geri tepebilir. bana karşı mesela şanslıydım çok kız bu şekilde açıldı, ama sonradan bunların aslında yarısından fazlasının biraz problemli insanlar olduklarını farkettim. dobralıkları da hayatta pek bir şeyden gocunmamalarından geliyordu. neticede önyargılı olmaya başladım zamanla. bir erkek sizin gördüğünüz tüm kızların sayısından fazla kızın çeşitine denk geliyor. önyargı oluşması doğal. garanti oynayın o yüzden.

bir ekstra daha var ki o çok daha içten bir şey. sizi hakikaten iyi bir arkadaş olarak görmüş ama ardından açılmanız sonucu yıkılmış olablir. yine kendimden örnek vereyim. yakın geçmişte sevdiğim iyi bir arkadaşım bana açıldı. gerçekten çok güzel bir kız falan ama hiç öyle bir şey düşünmemiştim ve sinirlerim bozuldu. neticede kendimi rahatsız hissettim. böyle bir şey de olabilir.

vay ansını. böyle kadınlar da var ve bir de böyle kadınlardan kaçan erkekler de var ha?

içgüdüyle alakası olmadığından emin olabilirsin. ben de baya erkeğim yani. içgüdü olsa bende de olurdu o içgüdü. ilişki dünyasında en nefret ettiğim şey işin stratejiye dönmesi, satranç oynar gibi oynanması falan. seviyorsan belli et, söyle, bu kadar basit ya. saygılar diyorum. karşılaştığın bu aptal tripleri erkek dünyasına mal etmemek lazım. vardır mutlaka kıymetini bilecek birileri. senin gibi çok yok çünkü.

kadına erkeğe empoze edilmiş bir takım ilişki normları var, bir kadın/erkek modeli oturmuş kafaya netekim, bazısı bunlara sıkı sıkıya bağlı bazısı değil, neyse uzatmayalım, bu kalıpların dışında davranışlar/kadınlarla karşılaşınca adam korkuyor işte bir çok adımın atlandığını düşünüyor, bildiğin yandan çevirme yapılıyormuş gibi hissediyor la la la la kaç kaç diye geri çekiliyor, dengesi bozuluyor. bir de dikkat ettim kadın/erkek özellikle kendisine kötü davranana süründürene bir tapınma hali kendisini seveni, iyilik edeni ise bir nevi küçümseme hali iyice aldı yürüdü, güce tapmanın fonksiyonumu nedir ne değildir çözemedim.

yani bizim erkekler aman oyun oynayan kadın, aman torrent kullanan kadın, yok özgür kendi ayaklarının üstünde durabilen kadın, zeki güzel entelektüel kadın filan istiyorum diye yardırır sonra en bir yaralı ceylan modeli sünepe mıymıy ve kendine kötü davranan kadına koşar.

hani ilişki başında hele ilgiliz bir kadın/erkeğe karşı iken bir bilinmezlik süreci oluyor olmuyor dur olacak galiba filan vaziyetleri vardur ya bilmiyorum artık o bilinmezlik sürecinin heyecanı adrenalini midir nedir, onun bağımlılığı mı.

ha tabi bir de bir çok erkeğin bir ilişkiden esas beklentisinin seks olması da var hele ki kuuuul takılan tiplerin.

hemen öyle sevgi mevgi diyince deploy flare&evasive manouver durumu da oluyor

kartları açık oynayınca iyice denge kaçıyor.

çok böyle kuuul takılan elemanlar hele ki böyle aynada çalışılmış gülüşlü, böyle pozumsu duruşlu, ağır hareketli, kendi hayatının baş rolünü oynuyor havalarındaki adamlar davardır genelde, hakkaten aradığın aşksa, duygularını açtığında kaçmayacak birileri ise badaklara koş, kuuuldan ıssız adamdan filan köfte olmaz.

Belki çok çirkinsin. Belki duygularını ifade ederken kullandığın dil, "belediyeden nikah tarihi haftaya mı alalım1!!!!1!!" havası uyandırıyor.

Bir kadın erkekleri korkaklıkla itham ediyorsa genellikle orada kabullenmek istemediği başka bir acı gerçek oluyor.

Gayet normal bence. Ben de işler ciddiye binerse kaçanlardanım. Demek ki uzun vadeli düşünmüyorlarmış seninle bıyık kardeş. Erkek olmakla falan alakası yok.

arnold +1

erkeğim.

sana bir ilişki şansı "verecek" ve "sürdürebilecek" kadar seni beğeniyor, ancak seninle olan ilişkisinde her koşulu gözardı edebilecek kadar beğenmiyor.

anladığım kadarıyla ikinci kısımda olmadığın için de, onun izin "vermesi" gerekiyo bazı şeyler için, bunlar da "dobralık" olarak değerlendirdiğimiz duygu ifadeleri.

bu tarz ilişkilerde erkekler genelde kendileri ilişkide yeni bir seviyeye geçmeden, (ör: senden hoşlanıyorum, seni seviyorum, seni çok seviyorum..., ,...çocuğumuzun adı ahmet olsun) en azından bir süre için, onun "güvenini kazanana dek" karşı tarafın geçmesini istemiyorlar diye düşünüyorum.

ama bu yolu izlemek, erkeği "peşten koşmasına", "kendi elde etmesine" teşvik etmek değil. Sadece bir psikoloji, çünkü muhtemelen, dışardaki diğer kızları da elde edebileceğini düşünüyordur ve daha iyi olarak gördüğü kızlar varken başka birine ilişki "lütfetmek" onun için zor bir şey.

tabii erkeğin kendini nasıl gördüğü de önemli, eğer, gizlimsi bir narsisist bozukluğa sahipse, sadece kendinin muhtemelen "sahip olmasının" zor olacağı kızları kendine layık görmesi gibi bi durum ortaya çıkıyor.

bence erkeği manipüle etmeye çalışmadan en azından ilişkiye razı olmasını sağlamak gerekiyor. muhtemelen kafası karışıktır ve biraz hayallerde yaşıyordur o çok afedersiniz ibne.

psikolog vs. değilim, sayısız ilişki problemi, durumu, başarısı dinledim ve yaşadım. benim diyeceklerim bunlardır. sadece o ilişkiye kendisinin fark etmeden ikna olması gerekiyor.

bence aynı şeyleri kadınlar da yaşıyor. ama bunu farklı şekillerle ifade ediyor. (ör: "biraz hızlı gitmiyor muyuz?")

iyi akşamlar.

kitap.

kitap+1

İç çamasiri tuhafiye malzemeleri

Ekmek + Süt.

güzel pet eşyaları, hayvan değil tabi ki

pek az kitap okunan bir ülkede kitap satmak geçinmeye bile yetmez. ama içinde insanların kitapları rahatça okuyabilecekleri cafe olan bir yer iş yapar. ben paranın gıdada olduğunu düşünenlerdenim. tek şeyin satıldığı bir yer. sadece makarna (çeşitli soslarıyla), tost (çeşitleri) gibi. maliyeti az seveni çok olan yemekler.

Kuruyemiş, çiklet, çikilata, şeker, püskevit

cookie

çorba.

Tekel bayii açarım. Arz belli talep belli.

çeşit çeşit çay ve yanına atıştırmalık poğaça, kurabiye tarzı bi şeyler.

kitap, kahve ve minik kurabiyeler.

Waffle.

makarna

kahvaltı. ama şarküteri değil, bildiğin kahvaltıcı dükkanı olacak, beşiktaş'takiler gibi ama onlar gibi de değil aynı zamanda... sermayen varsa konuşalım(bende yok da), çılgın fikirlerim var bu konuda :)

sadece kahve

doner.

Plak,her türlü plak.

plak +1

cupcake.

hamburger

www.tchibo.com.tr
gereksiz bişi ama aklıma ilk o geldi.
Ya da en iyisi her zaman french press'tir, yanına da bir paket kahve aldınız mı, mis.

Mesleği varsa mesleğine yönelik bir şey tercih edebilirsin. Yoksa da gelecek mesleğine, hayallerine ve ideallerine göre bir hediye bak.
Mesela arkadaşım kahvaltı salonu açtı. bende ona kaliteli bir bursa bıçağı aldım. Börek Bıçağının üzerinde "doğumgünün kutlu olsun" yazıyor. Adam deli mutlu oldu. Şu anda o bıçakla iş yapıyor.
Her halükarda erkeğe hediye almak zordur...

balıkla ilgileniyosa çok güzel bi balıkçı beresi alabilirsin. gayet temiz net

meslekle ilgili zor :/ polis. silahlı güllü kanlı bi tablo :D

balıkçı taburesi yoksa ilaç gibi gelir :)

benimki sızdırıyor. ben elimde taşıyıp gidiyorum.

2 tane var, biri sonradan sızdırmaya başladı, öbürü hiç sızdırmadı

2 tane var ikisi de sızdırmadı.ama biri çok güven vermiyor.yakında sızdırır gibi geliyor.

kız kardeşim şunu çantasına atıp okula götürüyor.ağzı falan biraz daha sağlam bunun: www.google.com.tr

dışı metal gibi olanların beyaz renklisi var bende. 4 sene önce aldım. 2.5 sene ben kullandım, 1.5 senedir de dışarı çıkarken kızıma sıcak su bulundurmak için kullanıyorum. 1 kere bile sızdırmadı. ha bi kere sızdırdı onda da ben kapağını düzgün kapatamamışım aceleden.

bende de şu var furkanartworks.tumblr.com
2 yıldır kullanıyorum problem olmadı

bence starbucks'tan alma. ben starbucks'in kopegiyim, ordan 2 kere aldim, fakat sakar da bir adamim. bir kere yere dusunce likir likir akitiyorlar. spor & outdoor dukkanlarinda cok daha kaliteli seyler var, ustunde ziplasan yine sizdirmayacak urunler, fiyat da ayni civarda.

starbucksınkiler kaliteli değil. Sigg'in coffe mugları çok iyi tavsiye ederim. al kullan.

d n r da contigolar var ama pahalı.

2 tane var biri dışı metallerden biri de plastik ama desenini kendin yerleştirebildiklerinden. ikisinde de ızdırma olmadı 3. yılındalar.

bodrum dediğin muğla aslında enlem olarak antalya'dan farklı sayılmaz. hani bi çeşme desen durur düşünürdüm. ekim başı ise kurtarır.

edit: hatta antalya'da da akarsuların denize döküldüğü alanlar riskli olabilir ona bakılırsa zira şu an bile yer yer yaylalarda yağmur var belli akışın olduğu yerler illaki soğuyacaktır.

ama neresi olursa olsun ekimin 3. haftasına çok kalma derim.

eylül ekim de bodrumun suyu temmuz ağustos'a göre daha sıcak oluyor. denize girmekte sıkıntı yok. fakat hava şartlarını kontrol etmek lazım. yağmurlu geçebiliyor ekim.

ben geçen kasım da girdiydim

ben de geçen hafta giremedim.

yani gördüğün gibi, ekim kasım değil önemli olan. belli olmuyor

feriköy organik pazarına gidin. güzel

antik.eksisozluk.com

hünnap?

Hurma mı? 1000 çeşit hurma var. biri budur kesin.

çağla mı?

hünnap +1

veya murt olabilir.

ardıç?

hünnap it is. cheers

annem avmden araba kazandı. vergileri ödemiyorlar işte oradan hesaplayabilirsin. bir de sanırım ayrı bir vergi kestiler. araba ihtiyacımız olmadığı için arabayı teslim almadan birine sattık.

Şans oyunları vergisi mi ne öyle bişi var onu kesiyorlar kalanı alıyorsun

Arabanında vergisi ödenmiyor yani düz hesap

Atıyorum bi tane mercedes c 200 kazandın diyelim o arabayı almak için cebinde kdv+ ötv parası olması lazım adamlar sadece araç giriş fiyatını veriyorlar

Kdv + ltv de zatn aracın yarı fiyatı gibi bi oran

O yüzden de galeriler kapına gelip senin adına aracı alıyorlar

Yani axe dan mercedes veya magnumdan lamborghini kazanan cocugun cebinde 100.000 euro yoksa yazık

arkadaşım 2 sene önce falan kim500isterden 15-20bin kazanmıştı. bu hafta aldı

sene 2003-2004 arası sanırım kim 500 milyar isterden 500 milyon almıştım. 2 ayda hesabıma geldi.

arkadaşı evine kız atacaktır

İlk aklıma gelen ve maalesef çok uçuk bir gerekçe evin ilaçlanmış olması ama onun için de en çok 1 gün dışarıda kalınır.

parası boldur. yeme içme temizlik işlerini canım şunu çekti hemen oluversin işlemlerini kolayca topluca hızlıca halletmek isteyen birisidir. kısa dönemde bolca sevişecek olabilir. kendi halısına kıyamıyor insan.bir de iki gün üst üste farklı insanlar ile sevişeceksen ikinci günün sabahı mutlaka temizlikçi ayarlaman lazım ve onun da iyi iş çıkartması lazım. malum otelde böyle bir sıkıntı yok. bir de insanın halısı değierli oluyor cidden.

İşinin sağladığı bir imkan varsa, bu sebeple olabilir. Organizasyon, çalışma vs amaçlı bir otelde geç saate kadar çalışanlar, ertesi gün de erkenden çalışmaya orada başlayacaklarsa o gece otelde kalabiliyorlar. Ya da kritik bir saattE işi bittiğinde, çok yorgunsa, trafik kilitse, ertesi gün yine o anda bulunduğu yere dönmesi gerekecekse otelde kalabilir.

Arkadaşlar demiş sırf lüks için bile olabilir. Arada ben bakıp bakıp "Keşke param olsa da gidip Sheraton'da 2-3 gün kalsam" falan diyorum. Sheraton evime 1 km ama yatakları inanılmaz rahat falan. Şımarıklık tamamen benimkisi ama illa bir sebebi olmasına da gerek yok görüldüğü gibi.

fesat düşünmemi mi istiyorsun? peki :)
belki sıradan bir cinsel hayatı yoktur. farklı tercihleri ve fantazileri vardır. mevcut oturduğu dairesinde de komşuları onu farklı tanıyordur. bu yüzden arkadaşlarını evine götürmek istemiyordur.
Ya da takıldığı tiplere güvenmiyordur. cinsel hayatındaki arkadaşlarına kendini farklı tanıtıyordur. Bu yüzden kendi evini ve çevresini bilmemelerini sağlamak adına onlarla otelde buluşuyor olabilir.
(bkz: işte bunlar hep seks )

Ayda bir kafa dinlemek için yapmak sağlığıma iyi geliyor. Hiçbir sebep yok. Hazır oda, temiz, dert yok, şarap var, kitap var.

ne temizlik derdi, ne rahatsız eden, ne bi şey yapan. şahane.

ben birkaç sene evvel yapmıştım bunu. benden önceki kiracı yüzünden kabaran elektrik faturamı ödemediğim için kışın ortasında elektriklerim kesilmişti. ev kombili olduğundan ne kalorifer yanıyodu ne de yemek yapabiliyodum. bu durumu atlatana kadar devamlı olmasa da ayda 3-5 kere taksim'deki ucuz otellerde kalmıştım. banyo ve sıcak, rahat bi uyku vs için... hatta bi keresinde tam bu günlerde peyote'de iken bi kızla tanışmıştım, bu durumu anlatmam zor olmuştu. otelde kalıyorum ama eve gitmem lazım çünkü kedimle ilgilenmem, mamasını vermem vs lazım demiştim de laf arasında, o da sizin gibi sen nası birisin lan, çok mu zenginsin kedin evde sen otelde kalıyosun falan demişti :D

valla ben geçen the marmara'da kaldım sebepsiz yere, hadi belki biraz sebepli. asmalımescid de çok içtim araba vardı eve dönemez haldeydim girdim kaldım. plansız

evi boya badana yaptırdığımda ben de hilton'da kalmıştım 2 gün, aradan çıksın diye kız da atmıştım :)

yedigöller çadır kamp (kalacak ayrıca yerler bulunabilir.)
kapadokya
şile-ağva
kerpe
safranbolu
içkinizi yanınızda götürün/oradan alın mekanlarda içkiye para vermeyin manzaralı bi yer kestirin ve afiyet olsun.

3-4 gün bence gayet iyi bi süre. ekim kasım favorim de bodrum. yazın berbat, ama ekim de denize bile girdim içkimide içtim. geceliği 50 liraya kahvaltılı yerler bulabilirsin

pursuit of happiness,7 pounds

bu ikisini bi izle

fast and furious serisi :)

garip gelebilir ama wanted :D bir de interstate 60 kesin izle

neyin gazına gelmek istiyosun bilmiyorum ama, jobs

rocky :)

pursuit of happiness+1 başka da bir şey izlemene gerek kalmaz zaten.

duyuruyu görür görmez aklıma pursuit of happiness geldi:)
onun dışında bilim adamlarının hayat hikayeleri ile ilgili filmler olabilir, insanın isteyince başarabilecekleriyle ilgili, ya da tarihi kişilerle ilgili.
farklı gelişenlerin zorluklarla mücadele ve başarı hikayelerine de bakabilirsin; helen keller, black, taare zamaen par...

cs5 kur. diğerleri zamanın gerisinde artık. alışırsın birkaç aya.

cs6 ftw. acayip güzel. tavsiye ederim.

6 güzel, gri ui

Nöbetçi eczanelerde yaptırabilirsiniz. Penisilin yapmazlar ama. Hastahane aciline de gidebilirsiniz.

moda tıp merkezi

eczanelerde enjelsiyon yasaktır. "sağlık kabini", "tıp merkezi" kelimeleri ile arama yapıp size en yakın yeri bulabilirsiniz.
hastane acil servisleri de reçete ister, reçetesiz enjeksiyon yasaktır. yanınızda götürmeyi unutmayın lütfen.

(reçeteniz yoksa eczaneden çıktı alıp onu da götürebilirsiniz yanınızda)

1. Elbette. Sadece seçme şansınız az olur.
2. Her yer güneş zaten.
3. İkinci cevaba bakınız. (Eğer bulabilirseniz büyük bir çadırın batısına kurun çadırınızı. Sabah gölgesinden faydalanırsınız hehe)
4. Tişört, havlu falan da atabilirsiniz üzerine, şemsiye de uygulanabilirse fena fikir değilmiş.
5. Var.
6. ---
7. Mutlaka olur. Ama siz yedek bataryanız varsa getirin.

her yer güneş olacak tüm planını ona göre yap. ağaçlık bir alan değil zaten "havaalanı". tabi güneş iyi ihtimal eğer yağmur yağarsa o zaman tüm planların bozulur.

göle girmek gibi bişey pek mümkün değil, elektrik var.

posca

alternatif değil ama gülmek istiyosan, benim için hiç bi zaman daha iyisi olmayacak. (bkz: seinfeld)

9 sezon 9 defa izlemişimdir

coupling
two and a half men

seinfeld'e başladım :) teşekkürler.
(two and a half man'i de izledim, seinfeld'den sonra da coupling)